İnsanoğlu yaşamı boyunca hem çevreyi etkilemekte hem de çevreden etkilenmektedir. 1980’lerden bugüne sanayileşme, kentleşme, teknolojik ilerlemeler ve hızlı nüfus artışı ile birlikte doğanın dengesini bozan üretim ve tüketim süreçleri ortaya çıkmıştır. Bu durum zamanla bütün canlıları tehdit eden küresel çevre sorunlarına neden olmuştur. Dünyayı etkisi altına alan çevre sorunlarının artması ile birlikte gelecek nesillerin kaynaklarını kullanmadan günümüz ihtiyaçlarını karşılamak için neler yapılabileceğine dair çalışmalar önem kazanmıştır. Artan dünya nüfusu ve ihtiyaçları ile küreselleşme doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı günden güne daha da arttırmıştır. Bu baskıların azaltılması adına küresel olarak çevresel ayak izleri hesaplanmaya ve takip edilmeye başlanmıştır. Karbon ayak izi, ekolojik ayak izi, su ayak izi gibi çevresel etkilerin değerlendirildiği metodlarla, bir çok yönden bireylerin, sektörlerin ülkelerin çevresel etkileri ortaya konmaktadır. Biz bu yazımızda su ayak izini hayvansal üretim özelinde değerlendireceğiz.
Su ayak izi, kullandığımız ürünlerin ve hizmetlerin üretim ve tüketim süreçlerinde doğrudan ve dolaylı olarak sarf edilen toplam su miktarının ölçüsüdür. Tedarik zincirinin ilk basamağından nihai tüketiciye kadar tüketilen su miktarı ve neden olunan su kirliliğini de kapsamaktadır.
Su ayak izi, bir ürünün bir tonunun üretilmesi, bir tarım arazisinin bir hektarlık alanının ekilmesi, bir hizmetin 1 TL’si için sarf edilen suyun metreküp (m3) cinsinden hacmi ile ölçülür.
Günlük hayatta su; yemek pişirme, yıkanma ve temizlik gibi faaliyetler için doğrudan kullanılmaktadır. Bir de giydiğimiz kıyafetten içtiğimiz kahvenin üretilmesine kadar geçen süreçte harcanan dolaylı su vardır. Örneğin, bir fincan kahvenin su ayak izi 208 litre, 300 gramlık bir tişörtün su ayak izi ise 2.500 litredir. Bir insanın günlük ortalama su ayak izi yaklaşık 150 lt’dir. Bu miktarın yarısından fazlası ise tükettiği gıdalardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir bir yaşam için su ayak izi büyük önem taşımaktadır.
Su, enerji gibi her ekonomiye anahtar bir girdidir. Suyun varlığı ve kalitesi ülkeden ülkeye değişmekte ve her ülke veya bölgenin yerel meselesi olduğu gibi Dünya nüfusunun sürekli arttığı ve doğal kaynakların artık yetersiz kaldığı günümüzde aynı zamanda, küresel ve kolektif bir meseledir.
Su ayak izinin üç türü vardır:
Mavi su ayak izi, bir malın ya da hizmetin üretim sürecinde doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılan yeraltı ve yüzey su kaynaklarının toplam miktarını ifade eder. Özellikle sulu tarım, endüstriyel ve evsel su kullanımının her biri mavi su ayak izini ifade eder.
Yeşil su ayak izi, bir malın ya da hizmetin üretim sürecinde doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılan toplam yağmur suyu miktarıdır. Özellikle tarım, bahçecilik ve ormancılık faaliyetlerinde kullanılan yağmur suyu ile üründe saklı suyu kapsar.
Gri su ayak izi, belirli su kalitesi standartlarını karşılamak için; göl, akarsu, deniz gibi doğal su kaynaklarına doğrudan boşaltılan ya da dolaylı olarak karışan atık sulardaki kirletici derişimini seyreltmek için gereken tatlı su miktarıdır.
Su ayak izini bir birey, süreç, ürün, sektör, şehir, ülke ya da küresel ölçekte hesaplamak mümkündür. Su ayak izinin ülkede üretilen mal ve hizmetler için gerekli tatlı su miktarı ile kıyaslanması sonucu ülkenin sanal su ithalatçısı ya da ihracatçısı olup olmadığı belirlenir.
Üretimin su ayak izi, ülke içinde mal ve hizmet üretmek için kullanılan yerel su kaynakları miktarıdır. Bu su ayak izi, ürünlerin yerel olarak üretilmesine veya ithal edilmesine bağlı olarak kısmen ülke içinde ve kısmen dışında olabilir. Örneğin Kuzey Afrika, Meksika ve Orta Doğu gibi sınırlı su kaynaklarına ve Japonya ve Singapur gibi sınırlı arazi alanına sahip ülkeler nüfuslarının ihtiyaçlarının çok büyük kısmını karşılamak için ithal mallara bağımlıdırlar. Bu nedenle de ülkelerin tüketimlerinin su ayak izinde büyük farklılıklar vardır. ABD'de kişi başına düşen yıllık ortalama su ayak izi, 2842 m3, Çin'de, 1.071 m3 Türkiye’de ise 1624 m3‘dür. Dünya ortalaması olan 1385m3’ün %20 üzerindedir. Su kaynakları ve toprak alanı bakımından zengin olan Avrupa ise su ayak izinin %40'ını sınırları dışında tutmaktadır.
Dünyadaki ulusların toplam dış su ayak izleri, toplam küresel su ayak izinin %16'sını oluşturmaktadır. Ancak, dış su ayak izinin payı ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Sudan, Mali, Nijerya, Etiyopya, Malavi ve Çad gibi bazı Afrika ülkelerinde dış su ayak izi neredeyse hiç yok, çünkü çok az ithalatı var. Öte yandan bazı Avrupa ülkeleri, ör. İtalya, Almanya, İngiltere ve Hollanda, toplam su ayak izine %50-80 katkıda bulunan dış su ayak izlerine sahiptir. Ulusların dış su ayak izlerine en çok katkıda bulunan tarım ürünleri şunlardır: sığır eti, soya fasulyesi, buğday, kakao, pirinç, pamuk ve mısır.
Tüketimin iç ve dış su ayak izindeki farklılıklar da büyüktür. Hollanda'da, tüketimin su ayak izinin % 95'i ithal mallar aracılığıyla dünyanın başka bir yerinde bulunurken, Hindistan ve Paraguay'da, tüketimin ulusal su ayak izinin sadece % 3'ü ülke dışındadır. Hindistan (%13), Çin (%12) ve ABD (%9) küresel su kaynaklarının en büyük tüketicileridir.
http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
Türkiye’nin su ayak izi hesaplamaları, ülkedeki üretimin ve tüketimin %80’inin iç su kaynaklarına dayandığını ortaya koymaktadır. Bu durum, tatlı su kaynaklarının sürdürülebilirliğinin ülke ekonomisini doğrudan etkilediğini gösterir. Türkiye’de tüketimin su ayak izi ile üretimin su ayak izi neredeyse eşittir. Benzer şekilde; ülkeye ithalatla giren sanal su, ihracatla çıkan sanal su miktarına denktir.
Türkiye’de üretimin su ayak izi yaklaşık 139,6 milyar m3 /yıl’dır. Türkiye’de üretimden kaynaklanan su ayak izinin %64’ü yeşil su ayak izidir; mavi su ayak izi %19 ve gri su ayak izi %17’dir.
http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
Su ayak izinde tarım %89 ile en büyük payı oluşturmaktadır. Evsel su kullanımı ve endüstriyel üretim, tüm su ayak izinde sırasıyla, %7 ve %4’lük bölümleri kapsar. Tarımın su ayak izinin ise %92’si bitkisel üretimden, %8’i otlatmadan kaynaklanır. Bitkisel üretimin su ayak izine bakıldığında, en büyük payın %38 ile tahıllara ait olduğu görülmektedir. Tahılları, %31 ile yem bitkileri izler. Endüstri meyveleri %13, yağ bitkileri %5, sebzeler ve baklagiller %2’sini oluşturur.
http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
Bir kilogram sığır eti üretmek için yaklaşık 15.000 litre yani 15 metreküp suya (bu da bir musluğu yaklaşık 20 saat açık bırakmaya eş değerdir) ihtiyaç vardır. Bunun %93’ü yeşil, %4’ü mavi, %3’ü gri su ayak izidir.
http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
Hayvansal su ayak izinin en önemli kısmı tükettikleri yemden geldiğinden, yemin birim başına su ayak izi, hayvanların ve ilgili ürünlerin su ayak izinin belirlenmesinde önemli bir faktördür. Endüstriyel sistemlerde yetiştirilen kümes hayvanları her birim üretim başına ekstansif sistemlere göre 3.2 kat daha az yem (kuru madde) tüketmektedirler. Ekstansif üretim sistemlerinde %40 konsantre yem içeren bir besleme programı uygulanırken, endüstriyel sistemlerde %70 konsantre yemle besleme uygulanmaktadır.
Herhangi bir et türünün su ayak izi çoğunlukla hayvanların beslenmesi ile belirlenir. Küresel olarak, hayvan yemi su ayak izinin ana bileşeni mera (toplam su ayak izinin %38'i), ardından mısır (%17), yem bitkileri (%8), soya küspesi (%7), buğday (%6), arpa (%6) ve yulaf (%3) ile ilgilidir. Genel olarak, konsantre yemler nispeten daha fazla mavi ve gri su ayak izlerine sahipken, yan ürünler, artıklar ve kaba yemler nispeten düşük su ayak izlerine sahiptir. Endüstriyel sistemlerde çok fazla konsantre yem kullanır ve bunlar genellikle mera ve kaba yemlere göre daha fazla mavi ve gri su ayak izine sahiptir. Gıda tüketim alışkanlıklarının daha fazla hayvansal ürün tüketimine doğru kayması ile, daha fazla üretim yapılması yönünde baskı yaratmaktadır. Bu aynı zamanda birim başına daha fazla verim elde edilebilen endüstriyel sistemlere geçişi artırmaktadır. Üretim artışı ve daha endüstriyel sistemlere geçişle birlikte daha fazla konsantre yem kullanılmakta ve hayvancılık sektörünün bütün olarak su ayak izleri artmaktadır. Özellikle de birim ürün başına mavi ve gri su ayak izlerini artmaktadır.
1 yumurta için 196 lt, 79% yeşil, 7% mavi, 13% gri
1 bardak (250ml) süt için 255 lt, 85% yeşil, 8% mavi, 7% gri
1 kg tavuk eti için 4.325 lt, 82% yeşil, 7% mavi, 11% gri
1 kg kırmızı et (küçükbaş) için 10.412 lt, 94% yeşil, 5% mavi, 1% gri
1 kg kırmızı et (büyükbaş) için 15.415 lt, 94% yeşil, 4% mavi, 3% gri
https://waterfootprint.org/en/resources/interactive-tools/product-gallery
Kümes hayvanlarının su ayak izi temel olarak yem dönüşüm oranı (FCR) tek bir faktör olarak göz önüne alınarak belirlenir. Endüstriyel sistemde yeşil, mavi ve gri su ayak izi ekstansif sisteme göre düşüktür. ABD ve Hollanda için karma ve endüstriyel kümes hayvanı sistemleri benzer su ayak izine sahiptir. Yem dönüşüm oranı, ekstansif ve yarı ekstansif sistemlerden endüstriyel sistemlere doğru giderek iyileşir.
Sürdürülebilir bir gıdanın gerekliliklerinden biri, düşük doğal kaynak kullanımı ve daha az çevresel etki ile devam etmesidir. Kaynak kullanımı açısından, 1 lt yeşil su tüketimi 1 lt mavi su tüketimine eşittir, ancak yeşil su ayak izinin çevre üzerindeki etkisi genellikle mavi su ayak izinin etkisinden çok daha küçüktür. Gri su ayak izi yeraltı ve üstü suların kirliliğinin göstergesi olduğundan bir sorun durumundadır.
Sürdürülebilir tüketim açısından, özellikle daha büyük mavi ve gri su ayak izine sahip et türlerinden kaçınılmalıdır. Ülkeler arasındaki farklılıklar, düşük su ayak izi olan yem bileşimi ile yüksek yem dönüşüm oranı arasında uygun bir denge kurarak et üretiminin su ayak izlerini azaltma olasılıklarının olduğunu göstermektedir. Etin su ayak izi genel olarak, eşdeğer bitki bazlı gıdaların su ayak izinden daha büyüktür. Sanayileşmiş bir ülkede bir tüketicinin gıda ile ilgili su ayak izi, ortalama et bazlı bir diyetten vejetaryen bir diyete geçerek %36 oranında azaltılabildiği bildirilmektedir. Genel olarak gıdaların ve özellikle etin su ayak izi, tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi ile önemli ölçüde azaltılabilir, ancak bu, mevcut beslenme deseninde büyük bir değişim gerektirecektir.
Kanatlı, domuz eti ve sığır etlerinin su ayak izlerinin arkasında üç temel uyarıcı faktör gözlemliyoruz. Birinci faktör, yemden yararlanmadır (et üretmek için ne kadar yem kuru maddesine ihtiyaç duyulur - otlatma veya konsantre olmasına bakılmaksızın). Ekstansif sistemlerden karma sistemlere kadar endüstriyel sistemlerde bir verimlilik artışı vardır, çünkü endüstriyel sistemlerde hayvanlar daha yoğun yemlerle beslendikçe, daha az hareket eder, daha hızlı büyümek ve daha genç bir yaşta kesilirken, bir birim et üretmek için daha az yem gerekir. Bu faktör, etin su ayak izinin ekstansif sistemden endüstriyel sistemlere doğru genel bir azalmasına neden olur. İkinci faktör, hayvanların tükettiği yemin bileşimidir. Daha özel olarak konsantre yemlerin kaba yemlere oranıdır. Genel olarak, konsantreler kaba yemden daha büyük bir su ayak izine sahiptir. Üçüncü faktör, yemin orijinidir. Üç faktörün genel etkisi, duruma göre değişen her bir faktörün göreceli önemine bağlıdır.
Kümes hayvanları için, endüstriyel sistemlerde yüksek yemden yararlanma nedeniyle, ekstansif sistemlere göre düşük yeşil, mavi ve gri su ayak izine neden olmaktadır. Küresel olarak, endüstriyel sistemler sığır eti için en büyük mavi ve gri su ayak izine sahiptir.
Genel olarak, yem dönüşüm oranları piliç ve domuzlar için en büyük, büyükbaş hayvanlar için en küçüktür. Bu, sığır etinin kümes hayvanı ve domuz etinden çok daha büyük bir su ayak izine sahip olduğunu genel olarak açıklar.
Birleşmiş Milletler su kullanımının nüfus artış hızının iki katına çıktığını ve bu eğilim tersine dönmedikçe, küresel nüfusun üçte ikisinin 2025 yılına kadar su “stresiyle” karşılaşacağı konusunda uyarmaktadır. İnsanın doğal kaynakları tüketme hızı, doğanın kendini yenileme hızının %50 üzerine geçmiş durumdadır.
Hayvansal ve bitkisel üretimin küresel su ayak izi ortalaması
Su Ayak İzi lt/kg |
||||
|
Yeşil |
Mavi |
Gri |
Toplam |
Sebzeler |
194 |
43 |
85 |
322 |
Meyveler |
726 |
147 |
89 |
962 |
Tahıllar |
1,232 |
228 |
184 |
1,644 |
Bakliyat |
3,180 |
141 |
734 |
4,055 |
Fındık |
7,016 |
1,367 |
680 |
9,063 |
Süt |
863 |
86 |
72 |
1,021 |
Yumurta |
2,592 |
244 |
429 |
3,265 |
Tavuk eti |
3,545 |
313 |
467 |
4,325 |
Tereyağ |
4,695 |
465 |
393 |
5,553 |
Domuz eti |
4,907 |
459 |
622 |
5,988 |
Koyun/Keçi eti |
8,253 |
457 |
53 |
8,763 |
Sığır eti |
14,414 |
550 |
451 |
15,415 |
Sonuç olarak beyaz etin hayvansal protein kaynağı olarak son derece çevre dostu bir üretime sahip olduğu söylenebilir. Beyaz et üretimi dünya su ve yem kaynaklarını en ekonomik ve en verimli kullanan sektör olduğu gibi kullandığı akıllı sistemler ve uygulamalarla çevreyi hayvansal gıda üretimi için en az kirleten sektördür.
Kaynaklar
1. Sezen Ocak, Sinan Öğün, Ebru Emsen, Turkey's Animal Production Water Footprint; Heading in the Wrong Direction, Procedia Technology, Volume 8, 2013, Pages 255-263, ISSN 2212-0173, https://doi.org/10.1016/j.protcy.2013.11.035.
2. P.W. Gerbens-Leenes, M.M. Mekonnen, A.Y. Hoekstra, The water footprint of poultry, pork and beef: A comparative study in different countries and production systems, Water Resources and Industry, Volumes 1–2, 2013, Pages 25-36, ISSN 2212-3717,
3. P.W. Gerbens-Leenes M.M. Mekonnen A.Y. Hoekstra. A comparative study on the water footprint of poultry, pork and beef in different countries and production systems. DECEMBER 2011 VALUE OF WATER RESEARCH REPORT SERIES NO. 55. UNESCO-IHE Institute for Water Education P.O. Box 3015 2601 DA Delft The Netherlands.
4. Mekonnen, M.M., Hoekstra, A.Y. A Global Assessment of the Water Footprint of Farm Animal Products. Ecosystems 15, 401–415 (2012). https://doi.org/10.1007/s10021-011-9517-8
5. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı)-Türkiye, Türkiye’nin Su Ayak İzi Raporu 2014 https://waterfootprint.org/en/resources/interactive-tools/product-gallery/
6. http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
7. C. E. ÖZSOY, A. DİNÇ. Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekolojik Ayak İzi, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar 2016 Cilt: 53 Sayı: 619